Millî Eğitim Bakanı Tekin, Lider Haber Tv Canlı Yayınında Soruları Yanıtladı

Bakan Tekin, 28 Şubat’ın yıl dönümü olduğunu hatırlatarak hep beraber Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletini egemen kılmak durumunda olduklarını söyledi.

Demokrasiyi güçlendirecek adımların atılması gerektiğini belirten Bakan Tekin, sözlerine şöyle devam etti:

“Demokrasiye karşı çıkışlar olduğunda hep beraber karşı çıkabilmeliyiz, bunlara engel olabilmeliyiz. Maalesef Türkiye’de baktığımızda aralıklarla demokratik siyasal düzen, yani halkın seçtiği siyasal iktidar, vesayetçi mekanizmalar tarafından -bu bazen elinde silah olan, bazen silahsız vesayetçiler tarafından- siyasal iktidarın iş yapması, çalışması ve dolayısıyla demokrasinin güçlenmesi engellenmeye çalışılmış. Örneklerimiz çok fazla: 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat bunun örnekleri. Ben bir siyaset bilimci olarak demokrasimizin bu kadar sık kesintiye uğramasından rahatsızım. Bu bizim gibi binlerce yıllık devlet geçmişi olan bir topluma, millete yakışmıyor. Bundan dolayı oldukça üzüntü verici bir gün.” 

28 Şubat muhtırasının özünün eğitimle ilgili olduğunu vurgulayan Bakan Tekin, disiplin soruşturmalarında öğretmenlerin ihraç edildiği, istifaya zorlandığı ve cezalar aldığı bir sürecin yaşandığını belirtti.

Meslek ve imam hatip liselerinden mezun öğrencilerin üniversite okuma sürecine ilişkin soruyu yanıtlayan Bakan Tekin, şöyle konuştu:

“28 Şubat’ın yarattığı bir tahribat, bu ülkede meslek lisesinden ve imam hatip lisesinden mezun olmak vebalı statüsüne getirildi. Şimdi dolaylı olarak gençlerimiz o diplomadan sonra lisans diploması da almak istiyorlar. Bu darbelerin yarattığı bir travma, zamanla hep beraber bunun ortadan kalkması için çaba sarf edeceğiz. Askerî darbelerin yarattığı travmalar maalesef kolay kolay ortadan kalkmıyor. Toplumun tüm kesimlerinin, demokrasiyi içselleştiren tüm kesimlerin bu tahribatı ortadan kaldırmak için topyekun bir seferberlik hâlinde mücadele etmesi gerekiyor.”

“Allah bir daha bu ülkeye, bu ülkenin demokrasisine bu tür felaketler getirmesin.” temennisinde bulunan Bakan Tekin, yaşanan sürecin üzüntü verici olduğunu belirtti. 

Bakan Tekin, “Hep beraber demokrasimize ve hukuk devletimize sahip çıkacağız. Buna yönelen bütün tehditleri 15 Temmuz’da olduğu gibi hep beraber yapacağımız mücadeleyle aşabiliriz. Herkesi bu ülkede bir daha 12 Eylüller, 27 Mayıslar, 28 Şubatlar yaşanmasın diye teyakkuz hâlinde olmaya, demokrasiye ve hukuk devletine sahip çıkmaya davet ediyorum. Biz Bakanlık olarak bu şuurda bir nesil yetiştirmeye çaba sarf ediyoruz.” diye konuştu.

Tekin, Millî Eğitim Akademisinin hayata geçirildiğini anımsatarak, bu kapsamda öğretmenlerin hem mesleğe girerken hem de mesleğe başladıktan sonra mesleki gelişimlerini takip ederek onlara destek olmayı amaçladıklarını vurguladı.

Özel okullara yönelik “fahiş fiyat” tartışmalarına ilişkin soruya karşılık da Tekin, Türkiye’de 12 bin özel okul bulunduğunu ifade etti.

Her ekonomik gelir düzeyine hitap eden özel okulun bulunduğunu kaydeden Bakan Tekin, “Kamuoyunda fahiş fiyat tartışmalarına sebebiyet veren, rakamlar üzerinden baktığımızda 12 bin özel okulun içinde sadece 22’si bu anlamda kamuoyunda ‘Şu kadar paraya öğrenci kaydediyor.’ dedikleri sınırda olan okul sayısı sadece 22. Minimum ücretten başlayıp en yükseğe doğru devam eden, dolayısıyla veli çocuğunu özel okula göndermek istiyorsa alacağı hizmetin karşılığına göre bir özel okul tercihinde bulunabilir. Bu da kendi tercihine bırakılmış durumda.” dedi.

Tekin, Bakanlık olarak veli ile özel okul arasında imzalanan sözleşmelere uyulmaması durumunda milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla gerekli denetlemelerin yapıldığına dikkati çekerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Özel okul, bizim yönetmelikte tanımladığımız enflasyon artı yüzde 5’ten daha yüksek bir oranda zam yaparak hizmetini veliye sunmuş olabilir. Bunlar bizim açımızdan, yönetmelik açısından birer suçtur. Biz burada velilerimize şunu tavsiye ediyoruz; bu türden fahiş artışlar, mevzuatımıza aykırı uygulamalar söz konusu ise bunu Bakanlığımıza, il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerine ulaştırırsa oradaki arkadaşlarımız gerekli denetimleri yapıyorlar. Özel okul temsilcileriyle de bunları sürekli konuşuyoruz. Onlar da bundan rahatsızlar çünkü nihayetinde bütün 12 bin okulu zan altında bırakan bir uygulamayla karşı karşıyasınız.”